entry'ler (483)

intihar sebepleri

4 aydır haftada ortalama 26 saat ingilizce öğrenip aşağıdaki cümleyi yazan bir öğrenci, bir öğretmen için kesinlikle intihar sebebidir.
my friend was future: arkadasım gelecekti.

babaların en sevilmeyen lafları

o kadar üniversite okudun bi doğru düzgün yazı yazamıyosun.

anneanne torun diyalogları

anneanne 85 yaşındadır ve kalp rahatsızlığı geçirdikten sonra ne zihnen ne fiziken normali bulabilmiştir, çeşit çeşit melodilerle isimler sayıklar gün boyu, söylediğiniz şeyi ardarda 5 kez daha sorar üstelik herşeyi sorar evdeki kokudan dışarıdan geçen arabalara kadar,görmediğini iddia eder ama tvdeki tüm altyazıları sanki bi tek o görüyormuş gibi sesli okur, doğruluğunu test etmek için bi daha sorar.dili de tam dönmez laf uzarda uzar. torunları çocukları da üzülür yazık diye oysa aşağıda geçen monolog kendisinin bunları bilinçli yaptığını dşündürmüştür.

torun bir gün önce upuzun bir elbise giymiştir. ertesi gün kısa bir elbise. daha kapıdan adımını atar atmaz "ooo dün maxi ydi, bugün mini"

yatsı namazı

Günün en hüzünlü vaktidir yatsı; gün boyu ötelediklerin pıtır pıtır dökülür gözlerinden kalbinin un ufak olduğu o vakitlerde, binlerce sesin arasından kurtulup Rabbinin sessizliğine sığındığın o anlarda. Kimsesizliğin en yoğun, en yalın hissedildiği vakittir; yumarsın gözlerini, yumarsın ki kimsesizliğini görmeyesin. Çocukluktan kalma alışkanlığındır korkunu yenmek için gözlerini kapatmak.

Günün en hüzünlü vaktidir yatsı; kaçtığın gerçeklerin ayyuka çıktığı. Uykuya en yakın an olmasındaki rahmet bu olsa gerek. Uyursun hemen ardından, uyursun unutursun. Çocukluktan kalma alışkanlığındır herkesten, her şeyden ama en çok da kendinden kaçmak için uyumak.

Günün en hüzünlü vaktidir yatsı; Rabbinin rahmetini en açık anladığın andır. Hataları affetmede insanların ne kadar cimri, Rabbininse ne denli cömert olduğunu perdesiz görürsün o vakitlerde. Şükredersin O seni başkalarının eline bırakmamış, yaptığın veya yapmadığın her şeyin hesabını yalnızca kendine ram etmiştir. En çok bu zamanlarda umut edersin Ona kavuşmayı. Cehennemine bile koyacak olsa artık insanların insafına bırakmadan kendi yanına almasını arzularsın. Çocukluktan kalma alışkanlığındır canın yandığında bu dünyadan vazgeçmek.

Günün en hüzünlü vaktidir yatsı ve çocukluktan kalma alışkanlığındır hep bu vakitlerde hüzünlenmek.

nefes bile almadan

insanı nefessiz bırakır bu şarkı, dahası verem eder..

mahalle baskısının etek boyuna etkisi

lise dönemlerinde bu baskıdan sebep etek boyum kısalmıştır. görenlerin bana tanıdıkları terzileri önermeleri üzerine daha fazla dayanamayıp ben de eksik etekler arasına dahil oldum ha noldu koşamaz zıplayamaz oldum.

karşı cinste sadece dış güzelliğe bakan embesil

her varlıgın görme duyma hissetme algılama eşiği farklıdır, işte bu arkadaşların da görme veya algılama eşikleri dış yüzeyle sınırlıdır hor görmemek gerektir.

çok özlemek ve sevilmediğini bilmek

bu da bişey midir çok özlemek özlenilmek ama özlediğini söyleyememenin yanında...

barut fıçısı

şiddeti sorgulamaktan ziyade sadece görünür kılan oyun. bol bol küfür bol bol anlamsız konuşma içerir dikkat.

tecavüze uğrayan kızın faili ile evlendirilmesi

(bkz: bir ceza türü olarak evlilik)lakin kime olduğu hala anlaşılamamakta.

etik kurallardan yoksun bir komşuya sahip olmak

küçükparkın göbeğinde oturuyorsanız dört yanınız bunlarla sarılmıştır, zira bir yandan eve dolan köfte kokoreç kokuları, diğer yandan barlar, canlı müzik adı altında reva görülen işkenceler, öte yandan garip gurup kornalar ve muhabbetler pek de etik sayılmaz.
daha kötüsü olabilir mi diyordum bugün şahit oldum. kendisi komşumuz mudur bilemem lakin biri girip apartmanımızın köşesine def-i hacetini yapmış efem evet kendisine burdan yüklü bir yuhhh gönderiyoruz.

giden mesajların gelen mesajlardan daha çok olması

acıklı bi his. umursanmamak gibi, talep edilmemek gibi. alışık olmadığınız da depresyona bile sebep olabilir mazallah

çöl deniz

bir kadını yine bir kadından dinlemenin keyif verdiği, üstelik de en değerlimizi insan yönüyle tanıtarak din peygamber ve inanç algımızı yeniden şekillendiren kitap.
--"bir kadının konuşmasından değil, susmasından korkulur çünkü susan her kadının içinde dikkatle çalışan bir kum saati işler. elindeki kum saatini her alt üst edişinde o kadın, gelmiş geçmiş hayatını sabırla gözden geçirir. her bir kum tanesi, nice acılı dakikanın bilge bir öğretmeni gibi, o kadına yoldaşlık eder. susan kadın,içindeki kum saatiyle konuşur. orada, kendinden önceki nice kadının hayat öğretileri durur. susmak, kadın için eylemsizlik değil, tam tersine bir sivil itaatsizlik eylemidir. zira susan kadın, birazdan konuşmaya ve değiştirmeye başlayacaktır...

"yeter" dedi Hatice bir sabah, hiç kızmadan, hiç bağırmadan.

"ben gidiyorum"..

o kadar..

iki oğlu, kundak bebeği kızı ve sırdaşı dadı Meysere ile Atik'in evinden bir kırık iğne bile almadan çıkıp gittiler.

gitmesi, konuşmasıydı Hatice'nin."----

24 kasım öğretmenler günü

ilkokulda üç yıl boyunca, evde bulunan üç farklı renkteki sosluğu üstelik aynı öğretmene götürdüğüm gündür:)

isayla muhammed eş zamanlı yaşasaydı olabilecekler

zekeriyya ve yahya, yakup ve yusuf nasıl eş zamanlı yaşayabildilerse ve hiçbirşey olmadıysa yine olmazdı.

sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi

obsesif halde önüne geleni okumaya başlayan lemurbir gün gazete sevimli hayvancıklar görür..

her gün eski sevgilinin facebook profiline bakmak

tanıdığınızdan şüphe duymadığınız birine uzaktan ya da dışarıdan bakmaktır. o zamana dek görmediğiniz bir yanını keşfettiğinizde garip bir his uyandırır. keşke vakitlice çıkılabilse ilişkilerin dışına da olası hatalar hiç yapılması dedirtir çoğunlukla. pek ii bişi diildir sonuçta.
diğer yandan bi süre hiç hareket olmaması durumunda kendiliğinden bırakılacak eylemdir.

tanrı nın bakıp güleceği şeyler

yaptığımız planlar.

oruç tutarak fakirleri anlamaya çalışmak

sebeplerle sonuçların birbirine karışmasına örnektir. fakirleri anlamak için oruç tutulmaz. tutulduğu takdirde anlamak bi nebze kolaylaşır sadece. (bkz: sapla samanı ayırmak)

yeni evlilerin düğün videosunu seyretme mezalimi

hatırlamak istemediğiniz bir düğününüz olmuşsa iki misli eziyet haline gelen zulümdür.